Satanistlerin Hayal Ettiği Sosyal Darwinist Toplum

Satanistlerin hayal ettiği Sosyal Darwinist toplum

Evrim teorisinin öngördüğü "insan bir hayvandır" sloganını felsefelerinin temeli olarak alan satanistler, insanların hayvanca yaşadığı ve davrandığı bir dünya kurma özlemi içindedirler. Satanizme göre ideal toplum düzeni tamamen Darwinist değerlerin hakim olduğu bir toplumdur. Hayal ettikleri bu dünyanın temel kuralı, 'güçlüler zayıfları ezer' prensibidir. Satanizmin çarpık inancına göre her insan, varlığını devam ettirebilmek ve 'yaşam mücadelesinde' başarılı olabilmek için kendini geliştirmek ve 'evrimsel' olarak ilerletmek zorundadır. Bunu başaramayan kişi yalnız bırakılarak, yok olmaya terk edilmelidir. Aynı kural sosyal alanda da geçerlidir. Bunu başaramayan toplumlar, kültürler ve milletler de yok olmayı kabul etmelidirler. Tam anlamı ile Sosyal Darwinist bir ideoloji olan satanizme göre nüfus planlamasının en etkili yolu da zayıf olanların yok oluşunu kabullenmekle sağlanacaktır.19

Şeytan Kilisesi rahiplerinden yazar Burton H. Wolfe 1976 yılında yayınlanan Şeytan İncili'nin önsözünde satanizmin hayat görüşünü şu şekilde açıklar:

Satanizm küstah, bencil ve acımasız bir felsefedir. Bu felsefe, insanların doğuştan bencil ve şiddete eğilimli varlıklar olduğu, yaşamın Darwin'in 'hayatta kalma mücadelesi'nden ibaret olduğu ve yalnızca en güçlülerin hayatta kaldığı fikrine dayalıdır. Yeryüzünün ise -şehirleşmiş toplumlar da dahil olmak üzere- balta girmemiş ormanlardakine benzer, bitmek bilmez bir rekabeti kazanmak için savaş verenler tarafından yönetilmesi gerektiği inancına dayanır.20

Wolfe'un da söylediği gibi satanizmin öngördüğü hayat şekli 'çatışmaya, rekabete, şiddete, bencilliğe, acımasızlığa' dayalıdır. Şeytan Kilisesi'nin 'baş rahip'lerinden Peter H. Gilmore da bunu açıkça ifade eder:

Günümüzde satanizmin gerçekte ne olduğuna birlikte bakalım: Elitizme (seçkinlerin iktidarına) ve Sosyal Darwinizm'e dayanan, yeteneklilerin akılsızlar üzerinde hakimiyetinin yeniden kurulmasını savunan... ve son iki bin yıldır insan türünün evrimini aksatmış olan "eşitlikçilik" efsanesini kökünden kaldırmayı isteyen acımasız bir din...21

Peter Gilmore'un 'son iki bin yıl'dan kastı, Hıristiyanlıktır. Hıristiyanlık öncesinde Avrupalı toplumlar putperest ya da ateist kültüre sahiptiler ve bu kültürlerin temel vasıflarından biri, insanların barbar, vahşi ve acımasız olmasıydı. Şefkat, merhamet, zayıflara yardım, insanlar arasında eşitlik ve adalet gibi İlahi dinlere ait olan ahlaki kavramlar, Hıristiyanlık vesilesiyle Avrupa toplumları tarafından öğrenildi. İşte satanistlerin amacı, 'haklı olan güçlüdür' prensibine dayanan bu ahlaki kavramları tamamen ortadan kaldırmak ve bunun yerine 'güçlü olan haklıdır' prensibine dayalı Sosyal Darwinist bir dünya kurmaktır.

Nitekim Gilmore yazısının devamında bunu açıkça dile getirmekten çekinmez:

Satanistler insanlığın toplumsal yapısını farklı katmanlara ayrılmış şekilde görürler, dolayısıyla her insan kendi doğasal yetenekleri (veya bunların yokluğu) sonucunda farklı bir yere gelir. En güçlülerin hayatta kalması prensibi (satanistler tarafından) toplumun her düzeyinde savunulur; bireylerin ayakta kalması veya kaybetmesinde olduğu gibi, kendilerini ayakta tutamayan milletlerin bunun sonuçlarına katlanmasında da. Her düzeyde yapılacak her türlü yardım, bir menfaat karşılığı olmalıdır. Bu sayede, yani zayıfların Sosyal Darwinizm'in sonuçlarına katlanmalarına izin verilmesiyle, dünya nüfusunda önemli bir azalma olacaktır. Nitekim doğa her zaman için kendi çocuklarını güçlendirmek ve gerekirse ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Bu acıdır, ama dünyanın gerçeğidir....22

Gilmore'un bu makalesini yorumlayan Dr. Kristiansen, söz konusu ideolojinin pratikte uygulanması durumunda sosyal düzenin ve fakirlere ve yardıma muhtaç olanlara yardım götüren her türlü programın sona ereceğine dikkat çeker. Bu durumda yardım programlarının yerini, zengin ve güçlü olan bireylere amaçlarına ulaşabilmeleri için her türlü kolaylığın sağlanacağı uygulamalar alacaktır. Ve bu kurallara uymayan kişiler de uygun bir şekilde bu tavırlarının karşılığını alacak, örneğin toplumun önde gelenlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışma kamplarında zorunlu işçi olarak kullanılacaklardır.23

Görüldüğü gibi satanizm ve satanizmin en önemli fikri dayanağı olan Darwinizm'in önerdiği toplum modelleri insanlığı büyük bir felakete sürükleyecek modellerdir. Allah'ın insanlara emrettiği ve Kuran'da bildirilen ahlak ise, toplumları her zaman için refaha, huzura ve barışa götürecek bir ahlaktır. Kuran ahlakının yaşandığı toplumlarda düşkünler ve ihtiyaç içinde olanlar korunup kollanır, tüm insanlara eşit davranılır, mazlumun hakkı her zaman korunur.

Günümüz satanizmi üzerinde büyük etkisi olan Aleister Crowley ise, kendisine şeytandan geldiğini iddia ettiği mesajlarda şunların bildirildiğini söylemiştir:

Satanistlerin de savundukları Sosyal Darwinizm, Thomas Malthus'un fikirlerinden etkilenmiştir. Malthus'un zalim ve acımasız anlayışı ise, fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeyi, şehirlerde sokakları daha dar yapmayı, daha fazla insanı evlere doldurmayı ve insanlara veba bulaştırmayı öngörür.

Bırak benim hizmetçilerimin sayısı az ve gizli olsun, onlar daha çoklarını ve bilinenleri yönetecekler... Toplumun dışında kalanlar ve ayakta duramayanlarla bizim bir işimiz olamaz, bırak onları kendi acizlikleri içinde ölsünler. Onlara acıma... Düşene acı duyma! Onlar beni hiç ilgilendirmez. Ben onlar için değilim. Onlara destek olma, destek olanlardan ve destek olunanlardan nefret ederim.24

Kısaca Şeytan Kilisesi şunu savunmaktadır: "Fakirlere, açlara, zayıflara yardım etmeyin, bırakın ölsünler. Bu, doğanın kuralıdır. Böylece nüfus azalır ve güçlüler daha fazla imkan elde ederler!" Satanist ideolojinin bu delice anlayışı ile kurulacak olan toplum düzeni vahşi bir orman hayatından farksız olacaktır.

Bu zalim ve acımasız doktrin, aslında satanistlerin kendi buluşu değildir. Bu fikirleri ilk kez dile getiren kişi, 19. yüzyılda yaşamış olan İngiliz iktisatçı Thomas Malthus'tur. Malthus, 'An Essay on the Principle of Population' (Nüfus Prensibi Üzerine Bir Deneme) adlı kitabında, dünya nüfusunun artışını engellemek için, "fakirleri ve zayıfları korumaktan vazgeçilmesi gerektiğini" savunmuştur. 'Nazilerin Bilimsel Arka Planı' isimli makalede ise, Malthus'un popülasyon ile ilgili görüşleri ve 19. yüzyıl Avrupası'nın yöneticilerinin buna verdiği önem şöyle aktarılmaktadır:

19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa'da yönetici sınıfın üyeleri, yeni keşfedilen 'nüfus artışı problemi'ni tartışmak ve fakirlerin ölüm oranlarını artırmak için, Malthus'un fikirlerini uygulama yöntemlerini planlamak üzere biraraya geldiler. Vardıkları sonuç özetle şöyleydi: "Fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine onları tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeliyiz. Şehirlerimizdeki sokakları daha dar yapmalıyız, daha fazla insanı evlere doldurmalıyız ve vebayı getirmeye çalışmalıyız. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yakın yapmalıyız, bataklıklarda yaşamayı teşvik etmeliyiz vs..."25

Malthus'un teorisi pek fazla uygulanmamış, ama bir başka teoriye yol açtığı için tarihe geçmiştir. Söz konusu teori, Darwin'in evrim teorisidir. Darwin, kendi teorisinin temel taşları olan, 'yaşam mücadelesi' ve 'güçlü olmayan bireylerin elenmesi' gibi kavramları Malthus'tan etkilenerek geliştirmiştir ve yazılarında da bunu açıkça belirtmiştir. Açıkça görüldüğü gibi, satanistlerin dünya görüşü Darwin'in teorisi ile aynı kaynaktan beslenmektedir ve her ikisinin de vardığı sonuç "Sosyal Darwinizm", yani Darwin'in teorisinin topluma uyarlanmasından başka bir şey değildir.

Bunun yanı sıra ahlaki değerlerin düşman olarak görüldüğü satanist bir ortamda, her türlü ahlaksızlık yaşanacak, hatta soygunlar, cinayetler teşvik görecektir. Çünkü bu cahilce felsefeye göre bunlar insanın doğasında olan ve karşı konulmaması gereken kötülüklerdir.

Oysa bunların hepsini Allah yasaklamıştır. Allah insanlara fakirlere yardım etmeyi, insanlara iyilikle davranmayı, ihtiyacı olanı koruyup kollamayı, yardımlaşmayı, kötülüğü iyilikle savmayı, sabretmeyi, yumuşak huylu olmayı, merhametli ve hoşgörülü davranmayı emretmiştir. Konuyla ilgili ayetlerden biri şöyledir:

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)

Allah'ın emirlerine göre yaşayan insanların oluşturduğu toplumlar, güzel ahlakın yaşandığı, herkesin birbirine sevgi ve saygı gösterdiği, birbirine merhamet ve şefkatle yaklaştığı toplumlar olur. Bu da topluma barış, huzur, sükunet ve güvenliğin hakim olmasını sağlar.

 

Anket:
 


Sizce hangi virüs programı daha iyi?
Nod 32
Eset Smart Security
Windows Defender
One Care
Lavasoft Ad-Aware
Karpensky
Panda
F-Secure
Spyware Doctor
USB Disk Security
McAfee
Avast!
Avira AntiVir
AVG
Comodo

(Sonucu göster)


IP Adresiniz:
 
3.143.7.73
 
Bu siteye 12972 ziyaretçi (15228 klik) giriş yaptı.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol